3 Mart 2013 Pazar

3 Mart 2013 Tarihli Gazete Yazım


Böyle diyorsun ama “sen” niye susmuyorsun?

Bu cümleyi 8 yaşındaki bir öğrencim sınıfta kurdu. Bir öğrencim bir yandan  resmini yapamadığı için ağlıyor bir yandan da arkadaşının onu rahatsız ettiğini söyleyerek bana  şikayet ediyordu. Bu arada kendi de bağırıyordu  ve diğer arkadaşlarını rahatsız ettiğinin farkında değildi.  Tam bu esnada başka bir öğrencim  ağlayan arkadaşına döndü ve sakinlik ve ciddiyetle  “ Böyle diyorsun ama sen niye susmuyorsun?” Bunu duyan öğrencim bir anda, sustu, şikayet etmekten vazgeçti, önüne döndü. Sınıf da bir anda sessizleşti ve hepsi o anda  yaptıkları resme tekrar geri döndüler.
O kadar karmaşıklaştırıyoruz ki bazen.  Olumsuzluk yaşadığımız herhangi bir durumu düşünelim. Karşı tarafı suçluyoruz, şikayet ediyoruz, bağırıyoruz,öfkeleniyoruz, yersiz endişeleniyoruz. Hep karşı tarafın eksiklerini , hatalarını görmeyi tercih ediyoruz. Sürekli bir stres ve gerginlik halinde yaşıyoruz. Kendimizi , anı unutuyoruz böyle zamanlarda. Sakin kalmak yerine olayı daha da olumsuzlaştırıyoruz. Başkalarının hatalarına odaklanıp, sızlanmak daha kolayımıza geliyor, istemiyoruz kendimizi eleştirelim- eleştirmekten kastım kendimize haksızlık yapmak değil, sadece niçin böyle oluyor, ben nasıl davransam daha farklı olurdu diye kendimize dönüp sormak.

Neyi tercih edebiliriz?

Örnek olarak herhangi bir yakınımızla yaşadığımız bir olayı düşünün. Sizi kızdıran, canınızı sıkan, üzen, strese sokan. Hemen karşı tarafın eksiklerini ve kendimizce yapması gereken şeyleri düşündüğünüz  şeyleri istediğinizi ve karşı tarafın da bu isteğinizi karşılamadığını hayal edin. Ne kadar can sıkıcı ve strese sokan bir durum değil mi? Değiştirmeye çalışmak karşı tarafı, olayı, durumu..  Bunu yapmak yerine  bu enerjiyi kendinize saklayın bence. Bakın bakalım kendinize, acaba siz mi olayı yanlış anlıyorsunuz? Ya da onda sizi rahatsız eden  durumu aynı şekilde siz  de karşı tarafa yapıyor musunuz? Daha sakin kalsanız, karşılık vermeseniz, kontrolcülüğü elden bıraksanız acaba daha mı kolay çözülür olaylar? Durun bir düşünün , kendinize göre haklı olabilirsiniz ama karşı taraf da kendine göre haklı olabilir. Hadi bir deneyin bakalım, sakin kalın, kendinize dönün ve sorun: “ Acaba bu tepkim şu an için doğru mu ve bana ne kazandırıyor, sakin kalmayı tercih etsem nasıl olurdu?”



Hedef: 1-2-3

Okunu atmaya hazırlanan bir sporcu bunu yaparken akşamki dizide ne olacağını  düşünüyor mu sizce? Ya da Grammy ödülünü almış bir şarkıcı o kadar kalabalığın önünde şarkısını seslendirirken ertesi gün erken kalkıp çocuğunu okula nasıl götüreceğini  düşünüyor mu? Büyük bir heyecanla bisiklet yarışını önde götüren bir yarışmacı büyük ihtimalle  Fransızca dersinden kaldığını ve ne yapması gerektiğini de düşünmüyordur.. Ya da matematiksel bir hesap yapan ve bunları not eden bir kişi de bu hafta hangi kitabı okuması gerektiğini düşünmüyordur.. Neden ? Çünkü “an”dalar, şu anda..  Ve de sadece o an yapmaları gerekeni yapıyorlar. Öyle olduğu için de tam istediklerini yapıyorlar, başarıyorlar,  anla bütünleşiyorlar, daha güzel şarkı söylüyorlar, bisikletin pedallarını daha kolay çeviriyorlar, daha konsantre olmuş  bir şekilde ve tek bir amacı düşünüyorlar ve dolayısıyla da başarılı oluyorlar. Peki bunun yerine genelde biz ne yapıyoruz.? Hedeflerimizi düşünüyoruz ama bunu düşünürken kendimizi biraz geriyoruz, endişeleniyoruz, ya olmazsa ya yapamazsam ya başaramazsam diye sızlanıyoruz. Kendimize sınırlandırıyoruz. Belki tam olarak ne istediğimizi bilmiyoruz. Tereddüt ediyoruz, adım atmaktan, daha iyisini yapabilecekken geride kalmayı tercih ediyoruz, belki isteyerek bunu yapmıyoruz ama sonuç maalesef böyle durumlarda başarısız oluyor. Çünkü gerçek anlamda  istediğimiz şekilde yönlendiremiyoruz kendimizi. Bunun yerine olmasını istediğimiz şeylere odaklanalım ve okumuzu öyle fırlatalım. Anda kalarak ve aynı zamanda hedefimizi net bir şekilde belirleyerek istediğimiz şeylere ulaşabiliriz. Buna inanın. J




Mutlu Olmak İçin Basit İpuçlarıJ
1-      Ailenizle daha fazla vakit geçirin.
2-      Yeni şeyler öğrenmeye açık olun.
3-      Her gün en az 3 kişiyi gülümsetin.
4-      Sizden daha yaşlı ve daha küçük insanlarla vakit geçirin.
5-      Enerjinizi negatif olay ve kişiler yerine pozitife harcayın.
6-      Daha fazla hayal kurun.
7-      Birini dinlerken onu gerçekten anlamaya çalışın.
8-      Her gün müzik dinleyin.
9-      Geçen ay okuduğunuzdan daha fazla kitap, dergi okuyun.
10-   Sizi mutlu eden, güldüren insanlarla daha fazla vakit geçirin.



















Her gün kendinize vakit ayırın
O kadar yoğun yaşıyoruz ki hayatı ve bazen kendi hayatımız yerine başkalarının hayatını yaşıyoruz, kendimizi , kim olduğumuzu  unutuyoruz. Bunun yerine her gün yarım saat bile olsa kendinizle baş başa kalın. Bu yatmadan önce olabilir. Sakinleşin, yavaşlayın, iç sesinize kulak verin..


 Daha Kolay Odaklanmak İçin
·         Televizyon izlemek yerine  puzzle yapabilirsiniz, sudoku, bulmaca, kelime avı gibi zihninizi daha çok meşgul edecek ve düşünmenizi sağlayacak aktiviteler deneyebilirsiniz.
·         Spor yapın. Bu kendinizi  hem fiziksel hem de ruhsal olarak daha iyi hissetmenizi sağlayacaktır.
·         Bol su için. Çalışma masanızda düzenli olarak bir şişe su bulundurursanız su içmeyi bir alışkanlık haline getirebilirsiniz.
·         Aşırı şekerli yiyecekler, yağlı  ve hazır gıdalar yerine taze sebze meyveleri, hafif gıdaları  tercih edin.
·         Düzenli bir uyku düzeniniz olsun. Belirli zaman dilimlerinde uyumaya gayret edin.
·         Çalışırken belirli aralıklara mola verin. (30-45 dakika çalışmaki 10-15 dakika ara vermek gibi).
·         Kararlı olun.
·         Düzenli, ferah, temiz  bir yerde çalışın.
·         Çalışmalarınız için planlama yapın ve yapacağınız her şeyi önceden tek tek listeleyin.
·         Çalışmaya başlamadan önce birkaç dakika bu çalışmanın size ne  kazandıracağını düşünün.


“Gözün ile değil, yüreğin ile hüküm ver.”
            Kızılderili Atasözü

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder