“Hayalinizdeki ağacı siz izin vermeden kesmeye kimin gücü yeter?” - Üstün Dökmen
Harika bir söz öyle değil mi? Yaşam nedir? Yaşamak nedir?
Peki güzel yaşayabiliyor muyuz hayatı?
Mutlu muyuz? Tatmin oluyor muyuz? İstediğimiz gibi
yaşayabiliyor muyuz? Yaşamasak bile şükrediyor muyuz?
Günlük hayatın içinde çok şeyi es geçiyoruz, unutuyoruz,
düşünmemeyi tercih ediyoruz, umursamıyoruz bazen, dönüp bakmamayı yeğliyoruz
belki de..
Doğru yaşamak nedir? Nefes alabilmek mi sadece? Görebilmek
mi güzellikleri, etrafı, insanları, detayları..
Belki hepsi.. Belki hiç biri..
Ama bazen durup bir soluklanmak gerekiyor, durup düşünmek..
Nerdeyim, ne yapıyorum, ne olmak istiyorum. Nereye gitmeliyim..Unutuyoruz bazen
. Ruhumuz geride kalıyor, modern zamanın koşuşturmasından. Ruhsuz bir şekilde
dolanıyoruz sokaklarda ve daha da önemlisi kendi bedenimizin içinde, hapsolmuş
bir şekilde..
Çıkmak lazım buradan diyor birisi.. Ama nasıl?
Sadece istersek olur, fark edersek.. Her şey bizde bitiyor,
bizde başlıyor.
Citius , Altius, Fortius
* ”Daha Hızlı, Daha Yükseğe, Daha Güçlü “Olimpiyatların
resmi sloganı kabul edilen Latince kökenli söz.
Niçin daha iyi olmayalım? Niçin daha yükseğe sıçramayalım,
daha güçlü olmayalım? Ya da niçin üstümüzdeki uyuşukluğu atmayalım?
Bunun yerine daha kolay olanı seçiyoruz belki de değil mi?
Kendimizi kurban gibi görüyoruz. Ya da öyle görmek daha kolay geliyor bizim
için hatta daha kaba bir tabirle işimize geliyor. “ Zaten hep böyleydi bundan sonra daha iyi ne
olabilir ki?” “Bu saatten sonra ne değişebilir ki?” “ Neden değişsin ki?” “ Hem başkaları ne der
şimdi?” Bu ve bunun gibi bir sürü cümle
aklımızdan geçiyor, geçmekle de kalmıyor bunun gerçek olduğuna inandırıyoruz
kendimizi.
Bir de geçmişten kurtulmak isterken hala orada takılı
kalıyoruz, boş veremiyoruz belki yürümekten belki de yola devam etmekten korkuyoruz. Bakın
Eckhart Tolle “Var Olmanın Gücü” adlı kitabında ne yazmış . Belki bu hikayeyi önceden okuyanlar vardır ama hatırlamak
gerek diye düşünüyorum :
“İnsan zihninin geçmişi bırakmak konusundaki
beceriksizliği yada isteksizliği,Tanzan ve Ekido adında, şiddetli yağmurlardan
sonra oldukça çamurlu hale gelmiş olan toprak kır yolunda yürüyen iki Zen
rahibinin hikayesinde güzel bir şekilde örneklenmektedir…
Bir köyün yakınından geçerlerken,yolun karşı tarafına
geçmeye çalışan genç bir kadın görürler.Çamur çok derin olduğu için,kadın
üzerindeki ipek kimonoyu berbat etmeden karşı tarafa geçemeyecektir. Tanzan hiç
tereddüt kadını kucağına alıp yolun karşı tarafına geçirir.
Sonrasında rahipler sesizce yollarına devam ederler.Beş saat
sonra, yaşadıkları tapınağa yaklaşırlarken,Ekido daha fazla kendini tutamayarak
Tanzan’a döner.”Neden o kızı yolun karşı tarafına geçirdin?” diye sorar.”Biz
rahiplerin bu tür şeyler yapmaması gerekir.” “Ben kızı saatler önce
bırakmıştım”der Tanzan “Sen hala taşıyormusun?”
Şimdi birinin sürekli Ekido gibi hoşa gitmeyen olay ve
durumları zihinde taşıyarak ve düşünce üstüne düşünce biriktirerek yaşadığını
düşünürseniz,gezegendeki insanların çoğunun nasıl yaşadığı ile ilgili fikir
edinmiş olursunuz. Zihinlerinde taşıdıkları yükün ağırlığına bakar mısınız?”
Öğrenciler Nasıl Ders Çalışmalı?
Akademik başarılarını akranlarına oranla daha az çabayla
gerçekleştiren bir öğrenci kitlesi olduğunu kabul etmek gerekir diye
düşünüyorum. Fakat bunun yanında çok
geniş bir öğrenci kitlesi de akademik başarılarını süregelen bir çalışma
alışkanlığına borçlu.
Peki başarılı olmak için ne yapılmalı?
İlk olarak her şeyin bizim elimizde olduğunu
kabullenmeliyiz. Başarılı olacağımıza inanarak sistemli bir çalışma düzeni
kurmalıyız.
·
Uzun saatler yerine daha kısa süreli ders çalışılmalı.
·
Güzel bir ders programı yapılmalı (Ne zaman ders çalışılacak, öğrenci ne kadar
süre kendine vakit ayıracak, saat kaçta yatılacak gibi ve mümkünse bu ders
çalışılan ortamda bir yere asılmalı.)
·
Her çalışma periyodunun belli bir amacı olmalı.
Daha açık olarak ifade etmek gerekirse,
Matematik’ten bir konuyu öğrenmek, anlamak için önce o konuyla ilgili formülleri kavramak veya
İngilizce sınavı için o hafta öğrenilmiş yeni kelimeleri ve gramer konularını
tekrar etmek ve sonrasında diğer konulara geçmek.
·
Günlük bir çalışma rutini belirlenmeli.Eğer
öğrenci, gün içerisinde aynı saatlerde ders çalışırsa, bunu bir alışkanlığa
dönüştürür ve dolayısıyla da her ders çalışma öncesinde öğrenci her açıdan
hazır bulunur ve bu da onu pozitif yönde etkiler.
·
Öğrenci yapacaklarını ertelememeli. Ertelemek
düzenli çalışmanın etkisini bozar ve buna ek olarak çalışılması gereken konular
birikeceğinden dolayı öğrenci ders çalışırken acele eder, bu da beraberinde
hata yapmayı getirir.
·
Konu
tekrarlarını sınıf içerisinde aldığı
notlar üzerinden yapacağından dolayı
öğrenci güzel, anlaşılır notlar almalı.
·
Ders çalışmaya en zor konudan başlanmalı.
Öğrenci ilk aşamada enerjisini zor olana verirse konuyu kavraması daha kolay
olacaktır. Geriye kalan daha kolay konular ise belli bir çaba gerektirmeyeceği
için de çalışmasını kolaylıkla tamamlayacaktır.
·
Öğrenci hafta
sonunda o hafta içi neler öğrenildiğini tekrar etmeli. Böylece hafta içinde
öğreneceği konulara hazır olur ve dolayısıyla daha etkili bir öğrenme olur.
·
Bazı çalışmalar gruplar halinde yapılmalı. Bu
şekilde öğrenciler konuları arkadaşlarına tekrar ederken konuyu daha iyi
öğrenmiş olurlar. Aynı zamanda öğretmen tarafından verilen ödevler grupla
birlikte yapılırsa daha hızlı sürede tamamlanır. Tabi ki burada önemli olan
nokta grup çalışmasına gelen öğrenciler önceden tekrar yapıp gelmiş olmalı ki
orada beraber çalışırken konular pekişsin.
·
Sessiz, aydınlık ve ferah bir ortamda ders
çalışılmalı.
Tarçın beyin
aktivitesini artırdığından beyin için iyi bir toniktir. Sinirsel tansiyonu
tedavi eder,hafıza kayıplarını önler.Çalışmalar tarçını koklamanın bilişsel
fonksiyona,hafızaya,zihinsel performansa iyi geldiğini,uyanıklığı ve
konsantrasyonu artırdığını
göstermiştir. |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder