Başlangıçlar güzeldir ;)
Geçtiğimiz hafta canım öğrencilerim beni alıp güzel bir
tiyatro oyununa götürdü. “Başlangıç – 3. Türden Yakın İlişkiler”. Doğa Rutkay,
Yosi Mizrahi , Yağmur Kaşifoğlu,Hakan Bilgin gibi ünlü oyuncuların rol aldığı
oyunu ben çok beğendim, bol bol güldük, güzel vakit geçirdik. Başrol
oyuncusunun beyin hücreleri birlik oluyor ve ona güzel bir oyun yazdırmak için
çeşitli planlar yapıyorlar. Ben oyunu beğendim, oyunculuklar zaten ayrı bir
konu, hepsi harikaydı.
Başlangıçlar.. Bir
şeye başlarken ne kadar heyecan
duyuyoruz öyle değil mi? Hevesleniyoruz, hayaller kuruyoruz, mutlu oluyoruz. Sonra ne mi oluyor? Bir takım
aksilikler oluyor, sendeliyoruz, vazgeçiyoruz, reddediyoruz. İlk başlarda
yaşadığımız o heyecan, mutluluk yerini
bir rehavete bırakıyor. Bıkıyoruz, istemiyoruz, hevesimizi yitiriyoruz sonra da
bu olmadı diyip bir sonrakine geçiyoruz. Doyumsuz hayatlar yaşıyoruz,sonradan
da şikayet edip duruyoruz, mutsuzuz diye. Ne olurdu sanki doya doya gülsek,
inatla yürüsek, çıksak o merdivenlerden, boşversek canımızı sıkanları, sabretsek,
yağmur yağıyor diye üzüleceğimize gökkuşağı çıkacak diye sevinsek ne olurdu?
Herşey sizde bitiyor.
Öylesine değerlisiniz ki , öylesine güzellikleri hak ediyorsunuz ki dönün bir
bakın kendinize ve şükredin, öylesine şükredin ki aldığınız her nefes size
mutluluk getirsin. Başladığınız her işin güzel bir şekilde devam edeceğinden
emin olun..Sadece güvenin kendinize ve hayata..
İyi bir hafıza için, kitap okumak çok önemli. Araştırmalar göre kitap
okumak, okunan kitabı tartışmak ve
hatta tercüme etmek çok faydalı.
|
Kadın Beyni- Erkek Beyni
“Bilim ve Teknik”
dergisinin bu ayki kapak konusuydu “Kadın Beyni- Erkek Beyni.” Kız çocuklarının bebeklerle ,erkek çocuklarının arabalarla oynaması doğuştan mı yoksa
sonradan mı kazanılan bir olgu olduğu,
kızların daha empatiye yönelik
erkeklerin ise daha saldırgan
olduğu gibi yargıların doğru olup olmadığından ve gerçekten de her iki cinsiyet
arasında düşünüldüğü kadar fark var mı bunlardan bahsedilmiş. Çok güzel bir
yazıydı. Bazı şeyleri daha doğru anlayabilmek açısından da önemli olduğunu
düşünüyorum.
Daha doğuştan bu kadar farklılıklarla geliyorsak ya da öyle olduğunu düşünüyorsak ve yaşadığımız sosyal, kültürel ortamda bize
öğretilen, empoze edilen davranış kalıpları, yargılar, fikirler bizim
kişiliğimiz, bakış açımızla birleşiyorsa
düşünün ne kadar farklı ve aslında ne kadar da aynıyız.. Etrafınıza
bakın bir sürü dolap var hepsinin şekli farklı, bir sürü çiçek var hepsi farklı
kokuyor, bir sürü çocuk var hepsi farklı gülüyor. Bir de şöyle düşünün hepsi
aynı olsaydı, aynı masalar, aynı ağaçlar, aynı renkler, aynı fikirler, aynı
hedefler. Ne kadar sıradan olurdu, öyle değil mi? Sıkıcı olurdu, keyif
alamazdık,tekdüze yaşar giderdik, arayışımız olmazdı .
O halde ne yapabiliriz?
Kabul edelim.. Herkesi.. Olduğu gibi.. Olduğu kadar.. Olduğu
haliyle.. Karşı taraftakini kırmadan, kendimizi ona kabul ettirmeye çalışmadan,
sadece kendimiz olarak ve onun da kendi olduğunun bilincinde olarak. Kabul
edin, olduğu gibi.. ;) Farkı göreceksiniz..
Mavi
renk çocukları sakinleştirir ve kendilerini daha rahat ifade etmelerini sağlar,
onlar için güvenli bir alan oluşturur.
|
“Öğretmenim iki ayağımın üzerinde
durmasam?”
Benim öyle güzel
,öyle tatlı öğrencilerim var ki.. Çok çok seviyorum onları.:) Sizlerin
de bildiği gibi, öğretmen sınıfa girer ve klasik bir şekilde sınıfı selamlar, bu selamlamaların bir tanesinde
benim minik öğrencilerimden biri şu cümleyi kurmuştu : “Öğretmenim iki ayağımın
üzerinde durmasam olur mu?” Neden diye sorduğumda ise, öteki ayağını
incittiğini, canının yandığını söyledi. Peki dedim, sen nasıl istersen o
şekilde durabilirsin. Çocuklar işte bu kadar düz mantık, olduğu gibiler. Aynı
zamanda dürüstler, olayın güzelliğine bakar mısınız, öğretmene –mış gibi bile
davranmıyor, ne yaşadıysa onu söylüyor.
Peki çocuklarımıza gerçek anlamda “ iki ayaklarının üzerinde
durması” için güzel örnek olabiliyor
veya onları yeterince teşvik edebiliyor muyuz? Özgüvenlerinin oluşması için
onları yeterince yüreklendiriyor muyuz?
Hatırlayalım, özgüvene sahip bir çocuk güzel arkadaşlıklar, ilişkiler
kurar, okul başarısı yüksek olur, yeni şeyler denemekten çekinmez ve her şeyden
önce kendi kendine yeter ve mutlu
olur. Onları desteklemek için neler
yapabiliriz haydi şöyle bir bakalım: J
*Çocuğunuzu her şeyden önce bir birey olarak kabul edin.
Onları sevin , onları her haliyle kabul
ettiğinizi, ona değer verdiğinizi gösterin,ona inandığınızı, saygı duyduğunuzu
hissettirin.
*Çocuklarınızın ilgi alanlarına saygı gösterin. Bizim için
çok sıkıcı gelen konular onlar için önemli olabilir. Bu ilgi alanlarını
sevmesek bile bazı sorular sorup , yorum yapıp en azından onu önemsediğimizi hissettirebiliriz.
*Anlaşıldığını onu dikkatli dinleyerek gösterin. O bir
şeyler anlatırken gözlerinin içine bakın, söylediklerini anlamış olduğunuzu göstermek
için söylediklerini tekrar edin, ona onaylatın. Konuşmasına devam etmesi için
olumlu bir yaklaşım gösterin.
* Çocuğunuzun herhangi bir davranışına gülmeyin, onunla
birlikte gülmeyi alışkanlık haline getirin.
*Çocuğunuzu yüreklendirin, başardığı herhangi bir şey için
onu tebrik edin. Hatırlayın başarı sadece ders değildir. ;)
*Onu destekleyin, korkularını, endişelerini anlamaya
çalışın. Herhangi bir işi başaramadığı zaman, Bunu nasıl çözelim? Neler yapalım? Benden sana nasıl bir yardımda
bulunmamı istersin? gibi sorular sorun.
*Yaptığı bir şey sizi kızdırırsa çocuğunuzun karakteri
yerine “ o andaki davranışına”
odaklanın. Davranışının yanlış olduğunu ona anlatın. Eğer onu sürekli
eleştirir, aşırı tepkiler verirseniz kendini yeterli hissetmeyecektir.
* Çocuğunuzu destekleyin, onu yeni bir şeyler denerken
görürseniz buna devam etmesi için onu yüreklendirin.
* Duygularını, hissettiklerini açıkça anlatabilmesi için onu rahatlatın.
“Sesini değil, sözünü yükseltmeli insan. Çünkü gök
gürültüleri değil, yağmurlardır yaprakları yaşatan.” William Shakespeare
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder