5 Mayıs 2013 Pazar

5 Mayıs 2013- Özgür Kocaeli Gazetesi -Makale



http://www.ozgurkocaeli.com.tr/makale/yesilin-gucu-128704.html

Yeşilin Gücü



Ne kadar güzel oluyor İzmit’imizin tam ortasını kaplayan heybetli, ahenkli, koskocaman  çınarlarımız bahar gelince öyle değil mi? Bakmaya doyamıyorum.. Ya da Eski Gölcük Yolu’nda kısa bir süre önce dikilmiş olmasına rağmen  artık iyice büyümüş olan ağaçlar.. Her sabah bakıyorum onlara , baktıkça içim açılıyor, yaşamı görüyorum orada nefes alan, gittikçe büyüyen ve  genişleyen..  Çok seviyorum  yeşili.  Huzur buluyorum, hayat buluyorum, nefes aldığımı hissediyorum, şükrediyorum.  Yeşil  “yaşamaktan”  türemiş olabilir mi acaba?  Ya da tam tersi. :)   (Aslında Eski İngilizce’de bu durum mevcut.  Yeşilin İngilizce’si olan “green” kelimesi   Eski İngilizce’de bir kelime olan “growan”  (şu andaki hali grow:büyümek, yetiştirmek, dönüşmek, gelişmek) ile çok yakından ilişkilidir.)
Yıllar yıllar önce, Uzakdoğu’da  başlanmış renk terapisi uygulanmaya. Renklerin insanlar üzerindeki etkilerinin bir hayli fazla olduğunu görmüş o zamanlarda yaşayanlar ve  renkleri  yerinde ve daha uyumlu kullanmaya karar vermişler  ve bu  da günümüze dek gelmiş.  Doğru kullanılan renkler hastalıkları, ruh halimizi, konsantrasyonumuzu, yemek yeme alışkanlıklarımızı, uyku düzenimizi ve daha bir çok farklı sorunu veya durumu değiştirebilir, iyileştirir. Bu açıdan renklerin gücünü bilmek ve bir şekilde hayatımıza yerleştirmenin gerçek anlamda önemli olduğunu düşünüyorum.
Yeşilden bahsederken bakalım yazar  Ted Andrews “Renklerin İyileştirici Gücü” kitabında “Yeşil” hakkında neler yazmış?
“….Yeşil dünyadaki en etkili renktir. Enerjilerimizi dengeler. Duyarlılığımızı ve şefkatimizi arttırmak için kullanılabilir. Özellikle vücudun iltihabi süreçlerinde rahatlatıcı bir etkisi vardır. Sinir sistemi için bir sakinleştiricidir. İçimizde arkadaşlık, umut, inanç ve barışı uyandırmak için kullanılabilinir. Aşırı yüklenmeden kaynaklanan zihinsel sorunları giderir ve dinlendiricidir.  Yeşil güçlü bir şekilde kalp çakrasına etki eder ve otonom sinir sistemini dengeler. Kalp hastalıklarında , yüksek tansiyonda, ülserde, bitkinlikte ve baş ağrılarında yeşilden yarar sağlanabilir…”
Aslında sadece bununla da sınırlı olduğunu düşünmüyorum. Yeşil ışık yandığında geçmiyor muyuz karşıdan karşıya?  Güven bana diyor yeşil, rahat ol, tehlike yok, inan bana.  Exit- Çıkış tabelaları da yeşil aslında, yani diyor ki buradan bir şekilde var çıkış sen sadece güven, takip et. :) Yeşil dengedir aynı zamanda tıpkı yediğiniz kebabın yanındaki yeşiller gibi. Haydi gülmeyin buna, gerçekten de öyle demiyor mu uzmanlar kırmızı et yiyorsanız mutlaka yeşillik de yemelisiniz diye. :) 
O zaman biraz yeşil  katalım hayatımızın içine  ama ne için? Biraz huzur, biraz denge, biraz sakinlik, biraz mutluluk, biraz motivasyon, biraz enerji, biraz bereket, biraz umut ve biraz dinginlik için..


Bir Hikaye

Sadece baharı, yemyeşil ağaçları sevmiyorum ben , yanlış anlaşılmasın  her mevsimi benim için ayrı özel.  Hepsinin farklı bir güzelliği, ahengi var. Doya doya yaşamaya gayret ediyorum hepsini .Aşağıdaki hikayeyi de  gerçekten güzel ve anlamlı  buluyorum  ve çok beğeniyorum . Sizlerle de paylaşmak istiyorum:



Dört Mevsim ve Önyargı



Bir zamanlar dört oğlu olan bir bilge kişi varmış. Çocuklarına acele ve erken karar vermemelerini ve önyargılı olmamalarını öğretmek için onları eğitmek istemiş. Her birini sırayla uzak bir yerde bulunan ağacın yanına gidip ona bakmak için göndermiş . İlk oğlan Kışın gitmiş, ikincisi İlkbaharda, üçüncüsü Yazın, sonuncusu ise Sonbaharda gitmiş.

Sonra bir gün hepsini bir araya toplamış ve ne gördüklerini sormuş bilge kişi.

İlk oğlan ağacın çirkin, yaşlı ve kupkuru olduğunu söylemiş.
İkinci oğlan, “Hayır yeşillikle doluydu ve canlıydı,” demiş.
Üçüncü oğlan başka fikirdeymiş, “Çiçekleri vardı ve kokusuyla görüntüsüyle o kadar muhteşemdi ki, daha önce hiç böyle bir güzellik görmemiştim,” demiş.

Sonuncu oğlan, hepsinin de haksız olduğunu ve ağacın meyvelerle dolu, canlı ve hayat taşıyor olduğunu bildirmiş.
Yaşlı adam oğullarına hepsinin haklı olduğunu söylemiş, çünkü hepsi farklı mevsimlerde bu ağacı görmeye gitmişlermiş.
Onlara; “bir ağacı veya bir insanı, kısa bir süre veya bir mevsim tanıdıktan sonra yargılayamayacaklarını,” anlatmış. Ya da neye sahip olup olmadıklarıyla değil

“Gerçekleri ancak sonunda, dört mevsimi de yaşadıktan sonra görürsünüz.
Eğer Kışın vazgeçerseniz İlkbaharın nimetinden olursunuz;
Yazın güzelliğinden ve Sonbaharın bereket ve bütünlüğünden de.
Bir mevsimin acısının, diğer güzel mevsimleri silmesine izin vermeyin.
Hayatınızı bir mevsim yüzünden yargılamayın. Unutmayın ki, ilerde şu anki zamanı arayabilirsiniz veya daha güzel günleri yaşamayı kaçırabilirsiniz".

 
Hepimiz,  başkalarını kendi yüreğimizde taşıdığımız biçimde görürüz.
Ralph Waldo Emerson


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder