http://www.ozgurkocaeli.com.tr/makale/yesilin-gucu-128704.html
Yeşilin Gücü
Ne kadar güzel oluyor İzmit’imizin tam ortasını kaplayan
heybetli, ahenkli, koskocaman
çınarlarımız bahar gelince öyle değil mi? Bakmaya doyamıyorum.. Ya da
Eski Gölcük Yolu’nda kısa bir süre önce dikilmiş olmasına rağmen artık iyice büyümüş olan ağaçlar.. Her sabah
bakıyorum onlara , baktıkça içim açılıyor, yaşamı görüyorum orada nefes alan,
gittikçe büyüyen ve genişleyen.. Çok seviyorum
yeşili. Huzur buluyorum, hayat
buluyorum, nefes aldığımı hissediyorum, şükrediyorum. Yeşil
“yaşamaktan” türemiş olabilir mi
acaba? Ya da tam tersi. :) (Aslında Eski İngilizce’de bu durum
mevcut. Yeşilin İngilizce’si olan
“green” kelimesi Eski İngilizce’de bir
kelime olan “growan” (şu andaki hali
grow:büyümek, yetiştirmek, dönüşmek, gelişmek) ile çok yakından ilişkilidir.)
Yıllar yıllar önce, Uzakdoğu’da başlanmış renk terapisi uygulanmaya.
Renklerin insanlar üzerindeki etkilerinin bir hayli fazla olduğunu görmüş o
zamanlarda yaşayanlar ve renkleri yerinde ve daha uyumlu kullanmaya karar
vermişler ve bu da günümüze dek gelmiş. Doğru kullanılan renkler hastalıkları, ruh
halimizi, konsantrasyonumuzu, yemek yeme alışkanlıklarımızı, uyku düzenimizi ve
daha bir çok farklı sorunu veya durumu değiştirebilir, iyileştirir. Bu açıdan
renklerin gücünü bilmek ve bir şekilde hayatımıza yerleştirmenin gerçek anlamda
önemli olduğunu düşünüyorum.
Yeşilden bahsederken bakalım yazar Ted Andrews “Renklerin İyileştirici Gücü”
kitabında “Yeşil” hakkında neler yazmış?
“….Yeşil dünyadaki en etkili renktir. Enerjilerimizi
dengeler. Duyarlılığımızı ve şefkatimizi arttırmak için kullanılabilir.
Özellikle vücudun iltihabi süreçlerinde rahatlatıcı bir etkisi vardır. Sinir
sistemi için bir sakinleştiricidir. İçimizde arkadaşlık, umut, inanç ve barışı
uyandırmak için kullanılabilinir. Aşırı yüklenmeden kaynaklanan zihinsel
sorunları giderir ve dinlendiricidir.
Yeşil güçlü bir şekilde kalp çakrasına etki eder ve otonom sinir
sistemini dengeler. Kalp hastalıklarında , yüksek tansiyonda, ülserde,
bitkinlikte ve baş ağrılarında yeşilden yarar sağlanabilir…”
Aslında sadece bununla da sınırlı olduğunu düşünmüyorum.
Yeşil ışık yandığında geçmiyor muyuz karşıdan karşıya? Güven bana diyor yeşil, rahat ol, tehlike
yok, inan bana. Exit- Çıkış tabelaları
da yeşil aslında, yani diyor ki buradan bir şekilde var çıkış sen sadece güven,
takip et. :) Yeşil dengedir aynı zamanda tıpkı yediğiniz kebabın yanındaki
yeşiller gibi. Haydi gülmeyin buna, gerçekten de öyle demiyor mu uzmanlar
kırmızı et yiyorsanız mutlaka yeşillik de yemelisiniz diye. :)
O zaman biraz yeşil
katalım hayatımızın içine ama ne
için? Biraz huzur, biraz denge, biraz sakinlik, biraz mutluluk, biraz
motivasyon, biraz enerji, biraz bereket, biraz umut ve biraz dinginlik için..
Bir Hikaye
Sadece baharı, yemyeşil ağaçları sevmiyorum ben , yanlış
anlaşılmasın her mevsimi benim için ayrı
özel. Hepsinin farklı bir güzelliği,
ahengi var. Doya doya yaşamaya gayret ediyorum hepsini .Aşağıdaki hikayeyi
de gerçekten güzel ve anlamlı buluyorum
ve çok beğeniyorum . Sizlerle de paylaşmak istiyorum:
Dört Mevsim ve Önyargı
Bir zamanlar dört oğlu olan bir bilge kişi varmış. Çocuklarına acele ve erken karar vermemelerini ve önyargılı olmamalarını öğretmek için onları eğitmek istemiş. Her birini sırayla uzak bir yerde bulunan ağacın yanına gidip ona bakmak için göndermiş . İlk oğlan Kışın gitmiş, ikincisi İlkbaharda, üçüncüsü Yazın, sonuncusu ise Sonbaharda gitmiş.
Sonra bir gün hepsini bir araya toplamış ve ne gördüklerini sormuş bilge kişi.
İlk oğlan ağacın çirkin, yaşlı ve kupkuru olduğunu söylemiş.
İkinci oğlan, “Hayır yeşillikle doluydu ve canlıydı,” demiş.
Üçüncü oğlan başka fikirdeymiş, “Çiçekleri vardı ve kokusuyla görüntüsüyle o kadar muhteşemdi ki, daha önce hiç böyle bir güzellik görmemiştim,” demiş.
Sonuncu oğlan, hepsinin de haksız olduğunu ve ağacın meyvelerle dolu, canlı ve hayat taşıyor olduğunu bildirmiş.
Yaşlı adam oğullarına hepsinin haklı olduğunu söylemiş, çünkü hepsi farklı mevsimlerde bu ağacı görmeye gitmişlermiş.
Onlara; “bir ağacı veya bir insanı, kısa bir süre veya bir mevsim tanıdıktan sonra yargılayamayacaklarını,” anlatmış. Ya da neye sahip olup olmadıklarıyla değil
“Gerçekleri ancak sonunda, dört mevsimi de yaşadıktan sonra görürsünüz.
Eğer Kışın vazgeçerseniz İlkbaharın nimetinden olursunuz;
Yazın güzelliğinden ve Sonbaharın bereket ve bütünlüğünden de.
Bir mevsimin acısının, diğer güzel mevsimleri silmesine izin vermeyin.
Hayatınızı bir mevsim yüzünden yargılamayın. Unutmayın ki, ilerde şu anki zamanı arayabilirsiniz veya daha güzel günleri yaşamayı kaçırabilirsiniz".
Hepimiz, başkalarını kendi yüreğimizde taşıdığımız
biçimde görürüz.
Ralph
Waldo Emerson
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder