Arkadaşlık
Güzel bir film izledim geçen hafta, adı Intouchables- Can
Dostum. Başrollerini François Cluzet ve
Omar Sy’ın paylaştığı , 2011 Fransız yapımı olan bu sımsıcak, sevgi dolu film
gerçek hayattan esinlenerek çekilmiş. Filmden oldukça etkilendiğimi
söyleyebilirim. Gerçek bir hikaye olması, harika bir dostluğu anlatması ve oyuncuların müthiş ve doğal oyunculukları
beni oldukça cezbetti. Tavsiye ederim. :)
Dostluk.. arkadaşlık..
Size göre nedir bir arkadaşlığı oluşturan? İki kişiyi bir arada tutan ?
Yan yana , bazen omuz omuza? Güven mi? Dürüstlük mü? Saygı mı? Anlayış mı?
Eğlence mi? Espri anlayışı mı? Haydi en sevdiğiniz arkadaşınızı veya kendinizi
yakın bulduğunuz birisini düşünün. Nedir sizi ona, onu size çeken? Onun yanında niçin daha rahat ve bir o kadar
da mutlu hissediyorsunuz kendinizi, düşünün.. Bakın çevrenizdeki insanlara,
niçin yanınızdalar, düşünün.. En fazla ne yapabilirsiniz arkadaşınız için?
Vazgeçmeniz istenirse nelerden ne derece vazgeçebilirsiniz onun için? Ne kadar
ödün verebilirsiniz kendinizden?
Öyle anlar oluyor ki hayatta istiyoruz ki yanımızdaki arkadaşımız
bizimle birlikte ağlasın, endişeliyken
bizimle birlikte endişelensin, biz öfkeliyken
o da öfkelensin.. Destek olsun bize her
koşulda, her şartta.. Destekten bahsetmişken “arkadaş” kelimesinin nasıl oluştuğunu biliyor muydunuz? Eskiden Türk askerleri savaşırken arkadan
gelecek herhangi bir saldırıyı kontrol edebilmek için sırtlarını bir ağaca , kaya veya taşa vererek ok
atarlarmış. Atalarımız genelde bozkır hayatı yaşadıkları için bu sırta dayanan
nesne genelde bir taş veya kaya olurmuş. Yıllar sonra ise bu sırta
dayanan taşın ismi “ARKA-TAŞ” dan “ARKADAŞ”
şeklinde dilimize yerleşmiş.
Sadece olumsuz bir durumda değil elbet, en mutlu, en
özel, en heyecanlı günümüzde de istiyoruz o arkadaşımız olsun bizimle,
konuşmasa da sadece var olsun, yanımızda, dibimizde.. İstiyoruz ki bizi onaylasın, bir şeyler
yaparken bize yardım etsin, zaman zaman bizi dengelesin, bazense uyarsın..
Dinlesin bizi istiyoruz, eleştirmeden, kızmadan.. Haksız olabileceğimiz bir
durumda bile sırf bizi kırmamak adına sadece o an destek görmek ama sonrasında
mutlaka uyarılmak ve bir şekilde doğruyu bize göstersin istiyoruz,
göremediğimiz bir durumda gözlerimiz, duyamadığımız bir durumda onlar bizim
kulaklarımız olsun istiyoruz..
Onlarla birlikte olduğumuzda sofraların tadı , sohbetlerin
konusu ve anlamı değişiyor. Güçlendiğimizi anlıyoruz böyle anlarda. Yanımızda bizi her koşulda destekleyen, bize güven veren
birilerinin olduğunu bilmek ve görmek bizi güçlendiriyor. Bazense tamamen
deşarj olmak, içimizi dökmek veya yenilenmek için ihtiyaç duyuyoruz bir
arkadaşa, dostluğa, öyle değil mi?
Arkadaşlarımızla olan bağlarımız bazen zayıflayabiliyor kimi
olumsuz durumlarda. Bazense daha da güçlü bir şekilde tazeleniyor, güvenle,
anlayışla, hoşgörüyle.. Diyeceğim bir şey var aslında hani yazının başında da
söylemiştim ya etrafınıza bakın kimler var yanınızda arkadaşınız olarak
tanımlayabileceğiniz.. İşte bakın onlara ve görün kendinizi onlarda bir ayna
gibi.. Birlikte geçirdiğiniz güzel anları düşünün , arkadaşınızın sizin için
yaptıklarını,sizin için ne kadar destekleyici, anlayışlı davranabildiğini
hatırlayın ve teşekkür edin, bir sözle, bir davranışla belki ufak bir notla
veya hediyeyle..
Sadece şu anda benim yanımda olan o çok sevdiğim güzel ,
tatlı arkadaşlarıma, dostlarıma değil, beni belki ben yapan ve bazılarıyla şu an görüşemediğim, aramıza
uzaklıklar giren , çocukluk, ilk gençlik dönemimdeki o güzel arkadaşlarıma da
teşekkür etmek istiyorum. Hepiniz iyi ki varsınız..
Tüm arkadaşlarımızın, arkadaşlık ilişkilerimizin kıymetini
bilmek dileğiyle.. Güzel bir hafta olsun!
Koşulsuz sevgi
Çölde
yolculuk eden iki arkadaş hakkında bir hikaye anlatılır.
Yolculuğun bir aşamasında iki arkadaş tartışırlar biri ötekine bir tokat atar. Tokadı
yiyenin canı çok yanar ama tek kelime etmez ve kum üzerine şu sözleri yazar
"BUGÜN EN IYI ARKADAŞIM BANA BIR TOKAT ATTI."
Yıkanabilecekleri bir vahaya rastlayana dek yürümeyi sürdürürler. Tokadı yiyen yıkanırken bir batağa
saplanır, boğulmak üzereyken arkadaşı tarafından kurtarılır. Boğulmak üzere olan arkadaş tam
kurtulduktan sonra bir kaya parçası üzerine şu sözleri kazır:
"BUGÜN EN IYI ARKADASIM BENIM HAYATIMI KURTARDI."
Yolculuğun bir aşamasında iki arkadaş tartışırlar biri ötekine bir tokat atar. Tokadı
yiyenin canı çok yanar ama tek kelime etmez ve kum üzerine şu sözleri yazar
"BUGÜN EN IYI ARKADAŞIM BANA BIR TOKAT ATTI."
Yıkanabilecekleri bir vahaya rastlayana dek yürümeyi sürdürürler. Tokadı yiyen yıkanırken bir batağa
saplanır, boğulmak üzereyken arkadaşı tarafından kurtarılır. Boğulmak üzere olan arkadaş tam
kurtulduktan sonra bir kaya parçası üzerine şu sözleri kazır:
"BUGÜN EN IYI ARKADASIM BENIM HAYATIMI KURTARDI."
Tokadı vuran ve sonra arkadaşının hayatını kurtaran kişi ona şöyle der; senin canını yaktığımda bunu
kum üzerine yazın ama şimdi kayaya kazıyorsun.Neden?
Öbür arkadaş ona şöyle cevap verir:"Biri bizi incittiğinde bunu kum üzerine yazmalıyız ki bağışlama
rüzgarı estiğinde onu silebilsin. Ama biri bize iyi bir şey
yaparsa onu kayaya kazımalı ki onu hiçbir rüzgar yok etmesin."
"İNCİNMELERİNIZİ KUMA, GÖRDÜGÜNÜZ İYİLİKLERİ KAYALARA KAZIMAYI ÖĞREİIN."
Denilir ki özel birini bulmak bir dakikanızı alır, onu değerlendirmeniz bir saat içinde olur,onu sevmek
için bir gün yeter ama sonra onu unutabilmek için bir ömrün geçmesi gerekir.
“Güneşi göremedim diye ağlarsan
yıldızları da göremezsin.” –“ Intouchables- Can Dostum” Film Afişinden
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder