Böyle diyorsun ama “sen” niye susmuyorsun?
Bu cümleyi 8 yaşındaki bir öğrencim sınıfta kurdu. Bir
öğrencim bir yandan resmini yapamadığı
için ağlıyor bir yandan da arkadaşının onu rahatsız ettiğini söyleyerek
bana şikayet ediyordu. Bu arada kendi de
bağırıyordu ve diğer arkadaşlarını
rahatsız ettiğinin farkında değildi. Tam
bu esnada başka bir öğrencim ağlayan
arkadaşına döndü ve sakinlik ve ciddiyetle
“ Böyle diyorsun ama sen niye susmuyorsun?” Bunu duyan öğrencim bir anda,
sustu, şikayet etmekten vazgeçti, önüne döndü. Sınıf da bir anda sessizleşti ve
hepsi o anda yaptıkları resme tekrar
geri döndüler.
O kadar karmaşıklaştırıyoruz ki bazen. Olumsuzluk yaşadığımız herhangi bir durumu
düşünelim. Karşı tarafı suçluyoruz, şikayet ediyoruz, bağırıyoruz,öfkeleniyoruz,
yersiz endişeleniyoruz. Hep karşı tarafın eksiklerini , hatalarını görmeyi
tercih ediyoruz. Sürekli bir stres ve gerginlik halinde yaşıyoruz. Kendimizi ,
anı unutuyoruz böyle zamanlarda. Sakin kalmak yerine olayı daha da
olumsuzlaştırıyoruz. Başkalarının hatalarına odaklanıp, sızlanmak daha
kolayımıza geliyor, istemiyoruz kendimizi eleştirelim- eleştirmekten kastım
kendimize haksızlık yapmak değil, sadece niçin böyle oluyor, ben nasıl
davransam daha farklı olurdu diye kendimize dönüp sormak.
Neyi tercih edebiliriz?
Örnek olarak herhangi bir yakınımızla yaşadığımız bir olayı
düşünün. Sizi kızdıran, canınızı sıkan, üzen, strese sokan. Hemen karşı tarafın
eksiklerini ve kendimizce yapması gereken şeyleri düşündüğünüz şeyleri istediğinizi ve karşı tarafın da bu
isteğinizi karşılamadığını hayal edin. Ne kadar can sıkıcı ve strese sokan bir
durum değil mi? Değiştirmeye çalışmak karşı tarafı, olayı, durumu.. Bunu yapmak yerine bu enerjiyi kendinize saklayın bence. Bakın
bakalım kendinize, acaba siz mi olayı yanlış anlıyorsunuz? Ya da onda sizi
rahatsız eden durumu aynı şekilde
siz de karşı tarafa yapıyor musunuz? Daha
sakin kalsanız, karşılık vermeseniz, kontrolcülüğü elden bıraksanız acaba daha
mı kolay çözülür olaylar? Durun bir düşünün , kendinize göre haklı olabilirsiniz
ama karşı taraf da kendine göre haklı olabilir. Hadi bir deneyin bakalım, sakin
kalın, kendinize dönün ve sorun: “ Acaba bu tepkim şu an için doğru mu ve bana
ne kazandırıyor, sakin kalmayı tercih etsem nasıl olurdu?”
Hedef: 1-2-3
Okunu atmaya hazırlanan bir sporcu bunu yaparken akşamki
dizide ne olacağını düşünüyor mu sizce?
Ya da Grammy ödülünü almış bir şarkıcı o kadar kalabalığın önünde şarkısını
seslendirirken ertesi gün erken kalkıp çocuğunu okula nasıl götüreceğini düşünüyor mu? Büyük bir heyecanla bisiklet
yarışını önde götüren bir yarışmacı büyük ihtimalle Fransızca dersinden kaldığını ve ne yapması
gerektiğini de düşünmüyordur.. Ya da matematiksel bir hesap yapan ve bunları
not eden bir kişi de bu hafta hangi kitabı okuması gerektiğini düşünmüyordur..
Neden ? Çünkü “an”dalar, şu anda.. Ve de
sadece o an yapmaları gerekeni yapıyorlar. Öyle olduğu için de tam
istediklerini yapıyorlar, başarıyorlar, anla bütünleşiyorlar, daha güzel şarkı
söylüyorlar, bisikletin pedallarını daha kolay çeviriyorlar, daha konsantre
olmuş bir şekilde ve tek bir amacı
düşünüyorlar ve dolayısıyla da başarılı oluyorlar. Peki bunun yerine genelde
biz ne yapıyoruz.? Hedeflerimizi düşünüyoruz ama bunu düşünürken kendimizi
biraz geriyoruz, endişeleniyoruz, ya olmazsa ya yapamazsam ya başaramazsam diye
sızlanıyoruz. Kendimize sınırlandırıyoruz. Belki tam olarak ne istediğimizi
bilmiyoruz. Tereddüt ediyoruz, adım atmaktan, daha iyisini yapabilecekken
geride kalmayı tercih ediyoruz, belki isteyerek bunu yapmıyoruz ama sonuç
maalesef böyle durumlarda başarısız oluyor. Çünkü gerçek anlamda istediğimiz şekilde yönlendiremiyoruz
kendimizi. Bunun yerine olmasını istediğimiz şeylere odaklanalım ve okumuzu
öyle fırlatalım. Anda kalarak ve aynı zamanda hedefimizi net bir şekilde
belirleyerek istediğimiz şeylere ulaşabiliriz. Buna inanın. J
Mutlu Olmak İçin Basit İpuçlarıJ
|
1-
Ailenizle daha fazla vakit geçirin.
|
2-
Yeni şeyler öğrenmeye açık olun.
|
3-
Her gün en az 3 kişiyi gülümsetin.
|
4-
Sizden daha yaşlı ve daha küçük insanlarla
vakit geçirin.
|
5-
Enerjinizi negatif olay ve kişiler yerine
pozitife harcayın.
|
6-
Daha fazla hayal kurun.
|
7-
Birini dinlerken onu gerçekten anlamaya
çalışın.
|
8-
Her gün müzik dinleyin.
|
9-
Geçen ay okuduğunuzdan daha fazla kitap, dergi
okuyun.
|
10-
Sizi mutlu eden, güldüren insanlarla daha
fazla vakit geçirin.
|
O kadar yoğun yaşıyoruz ki hayatı ve bazen kendi hayatımız
yerine başkalarının hayatını yaşıyoruz, kendimizi , kim olduğumuzu unutuyoruz. Bunun yerine her gün yarım saat
bile olsa kendinizle baş başa kalın. Bu yatmadan önce olabilir. Sakinleşin,
yavaşlayın, iç sesinize kulak verin..
Daha Kolay Odaklanmak İçin
·
Televizyon izlemek yerine puzzle yapabilirsiniz, sudoku, bulmaca,
kelime avı gibi zihninizi daha çok meşgul edecek ve düşünmenizi sağlayacak
aktiviteler deneyebilirsiniz.
·
Spor yapın. Bu kendinizi hem fiziksel hem de ruhsal olarak daha iyi
hissetmenizi sağlayacaktır.
·
Bol su için. Çalışma masanızda düzenli olarak
bir şişe su bulundurursanız su içmeyi bir alışkanlık haline getirebilirsiniz.
·
Aşırı şekerli yiyecekler, yağlı ve hazır gıdalar yerine taze sebze meyveleri,
hafif gıdaları tercih edin.
·
Düzenli bir uyku düzeniniz olsun. Belirli zaman dilimlerinde uyumaya gayret edin.
·
Çalışırken belirli aralıklara mola verin. (30-45
dakika çalışmaki 10-15 dakika ara vermek gibi).
·
Kararlı olun.
·
Düzenli, ferah, temiz bir yerde çalışın.
·
Çalışmalarınız için planlama yapın ve
yapacağınız her şeyi önceden tek tek listeleyin.
·
Çalışmaya başlamadan önce birkaç dakika bu
çalışmanın size ne kazandıracağını
düşünün.
“Gözün ile değil, yüreğin ile hüküm ver.”
Kızılderili Atasözü
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder